Anadolu Kültüründe Şifahaneler ve İnsana Verilen Değer

Anadolu Kültüründe Şifahaneler ve İnsana Verilen Değer

     Anadolu Selçuklu ve Osmanlı döneminde kurulan şifahaneler, hem kimsesizlerin ücretsiz olarak tedavi edildiği;hem de hekimlerin yetiştirildiği tıp eğitimine hizmet eden vakıf kuruluşlarıdır.

    Avrupa'da akıl hastaları, doktorların bilgisizliği ve toplumda görmüş oldukları izole edilme, taşlanma gibi kötü muameleler sebebiyle acı çekerken, Türkler, akıl hastalarını ilaçla, müzikle, su sesi ile tedavi ederek bu hastalar için darüşşifalar imar etmişlerdir.

    Projemizde  kültür mirasımız olan şifahanelerin insana verdiği değeri ortaya koymaya çalıştık.

                                                                                                                                                                                     Selenay Uysal

ANADOLU ŞİFAHANELERİ FOTOĞRAFLARI

DİJİTAL ÇALIŞMALARIMIZ

MANİSA HAFSA SULTAN ŞİFAHANESİ

WEB SİTEMİZİ ZİYARET EDİP ŞİFAHANELER HAKKINDA BİLGİ ALABİLİRSİNİZ

ŞİFAHANELER HAKKINDAKİ SİTELERE VE HABERLERE ULAŞABİLİRSİNİZ

YOUTUBE KANALIMIZDA ŞİFAHANELERLE İLGİLİ VİDEOLAR İZLEYEBİLİRSİNİZ

ŞİFAHANELER BLOGGER BLOG SAYFASINI ZİYARET EDEBİLİRSİNİZ

ÖĞRENCİLERİN YORUM VE DÜŞÜNCELERİ

 

26.06.2021 11747

 

EMÎNÜDDİN KÜLLİYESİ

     Mardin'in Mâristan (Mesken) mahallesinde cami, medrese, çeşme ve hamamdan oluşan külliye halk arasında Mâristan adıyla da anılır. Anadolu'da külliye şeklinde inşa edilen ilk yapı toplulukları arasında yer alır; aynı zamanda en erken tıp medresesi ve şifâhâne örneklerindendir. Mardin Artuklu Sultanı Necmeddin İlgazi'nin (1104-1122) kardeşi Emînüddin'in başlattığı inşaat sultan tarafından tamamlatılmıştır.(1)

27-06-2021

 Kayseri Gevher Nesibe Şifahanesi ve Tıp Medresesi

    Kayseri Gevher Nesibe Şifahanesi Selçuk hükümdarı Kılıç Arslan'ın oğlu Birinci Gıyaseddin Keyhüsrev'in, ikinci saltanatı zamanında kız kardeşi Prenses Gevher Nesibe tarafından yaptırılmıştır . İçerisinde darüşşifa,bimarhane, hamam, medrese ve Gevher Nesibe türbesinin bulunduğu yapı 1205-1206 yılları arasında tamamlanmıştır.(2)

30-06-2021

 SİVAS DARÜŞŞİFASI

     Sivas Darüşşifası, Türklerin Anadolu' da kurmuş olduğu ikinci tıp kurumudur. Bu kurum I. İzzeddin Keykâvus tarafından 1217 yılında yaptırılmıştır. Bu darüşşifanın kuruluşunun altında siyasi ve ekonomik roller nedeniyle, Anadolu' da bu denli büyük bir darüşşifa kurulmuştur.

     Şifahane ve türbe, tuğla ile karışık çini mozaik tekniğinin en abidevî eseri olup, mavi, beyaz, firûze, lâcivert renklerle geometrik geçme ve yıldızlar, örgülü kûfîler çok göz alıcıdır.

     Taçkapısı tetkik edilecek olunursa; geleneksel Selçuklu geçmeli bordürleri, mukarnaslı girişleri, yan küçük nişleri dışında en çok dikkati çeken, mukarnaslı kısmı çevreleyen kemerin iki yanındaki çok bozulmuş olan figürlerdir.(3)

05-07-2021Divriği Turan Melek Darüşşifası

     Anadolu'nun kapılarının Türklere sonuna kadar açıldığı Malazgirt zaferinden sonra kurulan ilk beyliklerden biri olan Mengücekliler tarafından kurulan ve darüşşifası da bulunan Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası, döneminin önemli yapılarından biridir.

     Yapı, birbirine bitişik olarak inşa edilen cami ve darüşşifadan oluşmaktadır. Bu yapının cami kısmını Mengüceklilerin Divriği kolu hükümdarı Ahmet Şah, darüşşifasını ise eşi olan Turan Melek (Erzincan Beyi' nin kızı) inşa ettirmiş ve bu sebepten dolayı darüşşifa, Turan Melek Darüşşifası olarak anılmıştır.(4)

09-07-2021Edirne Sultan II. Bayezid Darüşşifası

     Osmanlı İmparatorluğu külliyelerinden, erken dönemdeki en önemli külliye,Edirne'de Sultan II. Bayezid tarafından 1484-1488 yıllarında yapılmış, döneminin en önemli sağlık, sosyal, eğitim ve dini kurumlarından biri olma niteliğini taşımıştır. Bu külliyenin en önemli bölümü Darüşşifa bölümü olup burada hastalıkların tedavisinde, dönemin hekimlik bilgilerinin yanında musikî ve su sesinin iyileştirici gücü kullanılmıştır.

    Osmanlı Hükümdarı II. Bayezid, çıkılan bir sefer sebebiyle Edirne'de kaldığı dönemde, halkın arzusunu dikkate alarak, Tunca Nehri kenarında yer alan 22.000m2'lik arsa üzerine, içerisinde; medrese, imaret, tabhane, cami, sıbyan mektebi, hamam ve darüşşifanın olduğu, çevresi duvarlarla örülü, kendi adını taşıyan külliyeyi yaptırmıştır .

     Edirne Sultan II. Bayezid Külliyesi'nin 11 bölümünün en önemlisi, darüşşifa bölümü, günümüzde Sağlık Müzesi'ne dönüştürülmüştür. Burası, zamanında Osmanlı'nın en önemli sağlık kurumlarından birisi olmuştur. Kurulduğu dönemde her türlü hasta tedavi edilirken daha sonraları burası sadece akıl ve ruh hastalarının tedavi edildiği bir merkez durumuna gelmiştir .

     Müziğin hastalıklarla olan ilgisi çok eski tarihlerden beri bilinmektedir. Milattan önceki yıllarda da mitolojik birçok sağlık merkezinde müziğin kullanıldığı bilinmektedir. Osmanlı Dönemi'nde Türk musiki makamlarının huzur verici etkisi de tedavide kullanılmıştır. Makamların hangi hastalıklara iyi geldiğinin sınıflaması dahi yapılmıştır .

     Avrupa'da akıl hastalarının yakıldığı bir devirde, Sultan II. Bayezid Darüşşifası'nda ruhsal hastalıkları olan kişilerin, müzik ile tedavi edilmesi ve akıl hastalarının bireysel olarak tedavi edilmesi bile düşünülerek planlanmıştır .Bu yapı, akustiği ve planlanması açısından müzikle tedaviye uygun bir şekilde inşa ettirilmiş, Türk psikiyatrisi ve medeniyetinin eşi bulunmaz bir hastanesi olarak tarih kayıtlarına geçmiştir. Evliya Çelebi'nin anlattıklarına göre, haftada üç gün 10 müzisyenden oluşan saz heyeti, yataklı tedavi bölümünde, ipek yorganlar altında yatan akıl hastalarına ve diğer hastalara, müzikle tedavi uygularlardı .(5)

11-07-2021Akıl Hastalarının Tanımlanması ve Sınıflandırılması

15-07-2021

(Resim)(6)

     Tarih seyrinde, İslâm coğrafyalarında, akıl hastalarının tedavisi için darüşşifa, darulmezra, darulşifaye gibi adları da olan "bimâristan/bimârhâne" teşekkül etmiştir.Anadolu topraklarında orta çağda yani Selçukluların hüküm sürdüğü dönemde, akli dengesi yerinde olmayanların tedavisini yapmakla meşgul olan hastahane-köylerin mevcudiyeti bilinmektedir. Hem dini hem de sosyal bir kuruluş olarak meydana gelen tekkelerin de bu hususta hizmetleri yadsınamayacak düzeydedir. Akli dengesi yerinde olmayan hastaların tedavisiyle uğraşan tekke şeyhleri, hatta akıl hastalarının tedavisini nesilden nesile yapan ailelerin var olduğu da bilinmektedir.

    Akıl hastalarının tedavi edildiği en önemli tekkeler, Afyon civarında bulunan "Karacaahmet Tekkesi", Burdur civarlarındaki "Melek Dede Türbesi", Erzurum civarındaki "Deli Baba Tekkesi" sıralanabilir. Dönemin İspanya Kralının Elçisi olarak görevli olan Klavijo' nun günlüğündeki bilgilere göre, Semerkant'a giderken Erzurum'dan geçtiği ve burada yer alan dervişlerin hastalara telkin ve meşguliyet olarak ifade edilen tedavi türlerini uyguladığı bilinmektedir.

    İslamiyet'te ruh sağlığı bozuk olan kişiler, "mecnun", "şeyda", "divane" olarak isimlendirilmiş, "deli" kelimesini kullanmamaya özen göstermişlerdir.Osmanlı dönemine ait tarihi vesikalarda, cinnet geçiren kişilere umumi olarak, "mecnûn, mecnûne, eser-i cunûn, münhâl-i akl, münhâl-i dimağ, meczûb, eser-i heft, muhtellu-şuûr, illet-i cunûn, muhtell-I dimağ, tecennun" gibi isimlerverilmiştir.

    19.yüzyılın başlangıcına kadar Avrupa' da akıl sağlıklarını yitirmiş hastalar, lanetlenmiş insanlar olarak nitelendiriliyordu. Bu insanların yaptıkları işlerde şeytanların olduğunu düşünülürdü. Akıl sağlığını yitirmiş insanlar diğer insanlar tarafından taşlanarak, yakılarak hayatlarını kaybetmiş, öldürülmüşlerdir . Türkler ise Avrupalılardan farklı tutum sergileyerek, akıl sağlığını yitirmiş hastalara İslâm inancının da etkisiyle, daha ılımlı bir davranış sergileyerek, müzikle,su sesiyle, havadar mekânlarda tedavi etme yoluna gitmişlerdir. Türkler, Selçuklu devrinden itibaren akıl hastaları için hastaneler kurmuş, bu hastaları iyileştirmek için ellerinden geleni yapmaya çalışmışlardır. Bu geleneklerini Osmanlı dönemine kadar taşıyıp, Osmanlı döneminde de hastalar için tedavi yöntemleri aramışlardır .Bu amaçlara yönelik kurulan şifahaneler; Kayseri Gevher Nesibe Darüşşifası,Sivas I. İzzeddin Keykavus Darüşşifası, Amasya Darüşşifası, Osmanlı dönemindeise; Bursa Yıldırım Bayezid Darüşşifası, Edirne Sultan II. Bayezid Darüşşifası ve İstanbul' da bulunan Fatih Darüşşifası'dır.(7)

 SİVAS DİVRİĞİ ULU CAMİİ TAÇ KAPI DENGE SÜTUNU

15-07-2021

 Depremlerde yapının dengede kalıp kalmadığı göstermektedir. Ayrıca gölgesi duvara düşerek güneş saatini çalıştırmaktadır.(8)

17-07-2021

 

 Resim(9)

Osmanlı Şifahaneleri

18-07-2021

    Osmanlı Şifahaneleri; Osmanlı Devleti'nin kurulduğu 1299 yılından başlayarak, son dönemlerine kadar sağlık hizmeti ve tıp alanında eğitimler veren kurumlardır.

    Osmanlı döneminde inşa edilen şifahaneler, Selçuklu döneminde inşa edilen şifahanelerle büyük ölçüde paralellik göstermektedir. Osmanlı Devleti döneminde Anadolu'da sağlık hizmeti veren kurumları bimarhane, darüşşifa ve şifahane olarak anılmış olmasına rağmen; genel anlamda "şifa yurdu" anlamında olan darüşşifa adı sık olarak tercih edilmiştir. 1299 – 1922 yılları arasında varlığı ile sağlık alanında 19. yüzyılın ortalarından itibaren önemli sağlık yatırımları yaparak günümüzde kullanılan hastane kavramını yerleştirmiştir.

    Sıhhi müesseselerin kaynak kurumları büyük ölçüde vakıf gelirleriyle hizmet vermiş olan şifahaneler; Osmanlı Devleti, Selçuklu Devrinden kalan vakfiyeleri değiştirmeyerek özellikle şifahane yapılmayan yerlerde bu nitelikte sağlık kuruluşları yaptırmışlardır. Anadolu Tıbbı'nın Türkiye'deki bilimsel uzantıları olan Selçuklu ve Osmanlı Devleti Şifahaneleri; tıp biliminde yaşanılan deneyim ve bilgilerin temelini oluşturmuştur.

    Osmanlı'nın kurduğu ilk şifahane, Osmanlı Devleti'nin dördüncü padişahı Yıldırım Bayezid tarafından Bursa Yıldırım Beyazıt Külliyesi'nin içinde yer alan, 1394 – 1399 yılları arasında inşa edilen Yıldırım Darüşşifası'dır. Osmanlı döneminde inşa edilen ilk şifahane ve tıp eğitimlerinin başladığı ilk yerlerden biri olarak kabul edilen Yıldırım Darüşşifası'nın planları, dönemin devlet adamı ve mimarlarında Hacı İvaz Paşa tarafından hazırlanmıştır.(10)

Bu müzede "insana değer" sergileniyor

Osmanlı döneminin sosyal devlet olma ve insana verilen değerin en iyi gözlendiği yer olarak bilinen Sultan II. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi, her geçen gün ziyaretçi sayısını artırıyor.

22-07-2021

      Osmanlı'nın akıl hastalarını su ve müzik sesi, koku ve uğraş ile tedavi ettiği devrin akıl hastanesi, şimdilerde müze olarak dönemin şefkat ve merhametini günümüze taşıyor.Sultan II. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi Müdürü Hakan Akıncı:
"Osmanlı'nın insana verdiği değeri ve önemi Sultan II. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi en iyi yansıtan yerdir"(11)

 

SELÇUKLULARDA ŞİFAHANELER

24-07-2021

       Selçuklu eserleri arasında en önemlilerinden biri de şifahanelerdir. Şifahaneler, dönemin hastane yapılarıydı. Şifahaneler insanların iyileşmesine, tedavi olmasına, şifa bulmasına yardımcı olan, gelip geçen yolcu, tüccar, garip ve kimsesizler için yaptırılmış şifa yerleridir. Selçuklularda sağlık kurumu, darüşşifa olarak anılmakla birlikte, tarihin çeşitli devirlerinde ve değişik coğrafyalarda Bimarhane, Maristan, Darülmerza, Darüttıp, Darüşsıhha, Şifaiyye, Darülafiye olarak adlandırılmıştır. Şifa evi, şifa kapısı, şifa yurdu, sıhhat yurdu, şifa edilen yer olarak halk arasında değerlendirilmektedir. Selçukluların ortaya koyduğu bu darüşşifalar, hem Türk tarihi açısından hem de dünya tıp tarihi açısından önem taşımaktadır. Darüşşifaların, hem mimari ve tıp tarihi, hem de vakfiye tarihi olarak çok dikkat çekici bulunmaktadır. Selçukluların ulaştığı her yerde, bir bir şifahaneler yapılmıştır. Divriği'deki, ayakta kalan en önemlisidir. Darüşşifalar, Türk İslam vakıf kültürü içerisinde en önde gelen sosyal yardım kuruluşlarından birisidir. Toplumun sağlık ihtiyaçlarının karşılanması için yapılan bu kuruluşlar varlıklarını, vakıflar ile korumuş ve sürdürmüşlerdir. Bu şifahaneleri yaşatmak için ticarethaneler, dükkanlar ve araziler vakfedilmiştir. Bu vakfiyeleri tahrir ve evkaf defterleri, atama fermanları gibi yazılı belgeler, binaları artık olmasa da bu eserlerin varlığı hakkında bize bilgi vermektedirler.(12)

Haseki Hürrem Sultan Darüşşifası

24-07-2021

     Kanunî Sultan Süleyman, eşi ve II. Selim'in annesi Haseki Hürrem Sultan (d. 1502-ö. 1558) adına, günümüzde Haseki Hastanesi'nin bulunduğu Avratpazarı mevkiinde, Mimar Sinan'a bir külliye inşa ettirdi. Cami, medrese, imaret, sıbyan mektebi ile bir de darüşşifası bulunan külliyenin şöhreti semtin adını aşınca, bölge Haseki adıyla anılmaya başlandı. Haseki Külliyesi'nin 1551 yılında hazırlanan ikinci ana vakfiyesinden darüşşifanın 1550 yılında tamamlandığı anlaşılmaktadır. Darüşşifa, sekizgen bir avlunun etrafındaki ocaklı, pencereli ve kubbeli on iki odadan ibaretti.

     Yıllarca boş kalan darüşşifa binası, 1911 yılında onarılıp Haseki Mecânîn Müşahedehanesi adıyla şehremanetine bağlı olarak hizmete girdi. Birkaç yıl sonra I. Dünya Savaşı başlayınca hükümet, Şişli Fransız Hastanesi'ne el koydu ve darüşşifa binasındaki 250 hasta, bir sene boyunca geceleri tramvayla sessizce Şişli'ye nakledildi. Yeniden boşalan darüşşifa binası, 1918'de çıkan bir yangınla harabeye döndü. 1946'da dönemin Vali ve Belediye Başkanı Dr. Lütfi Kırdar'ın gayretleriyle başlayan onarımdan sonra Haseki Hastanesi'nin polikliniği olarak yeniden kullanıma girdi (1948). Daha sonra Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce onarılan darüşşifa binası, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından kiralandı ve dinî eğitim kurslarına tahsis edildi (1974). Günümüzde restorasyon görmektedir.(13)

Kadim Gelenek: Müzikle Manevi Tedavi

25-07-2021

    Orta Çağ'da batılı ülkelerde akıl hastaları, ruhlarına şeytan girdiği gerekçesiyle insanlık dışı işkencelere maruz bırakılırken Türk-İslam tarihinde inşa edilen külliyelerde ise müzikle tedavi ediliyordu. Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü Öğr. Gör. Didem Albekoğlu, müziğin insan sağlığı açısından önemine değinerek müzikle tedavi yönteminin olumlu etkilerinden söz etti.

    Müzikle tedavi yöntemi tarihinin çok eskiye dayandığını söyleyen Albekoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Müziğin bu kadar etkili olmasında filozofların ortak görüşü şu: müziğin soyut olması. Bu sebeple müziğin mistik bir güç olarak görülmesi her dönemde karşımıza çıkmıştır. Bu mistik gücün insan sağlığını olumlu yönde etkilediğine dair bilgiler de çok eski dönemlere dayanıyor. Tarihe baktığımızda müzikle tedavi yönteminin Osmanlı döneminde altın çağını yaşadığı biliniyor. Orta Çağ'da batılı ülkelerde akıl hastaları, ruhlarına şeytan girdi diye işkence görürken Sultan II. Bayezit, Edirne'de inşa ettirdiği külliyenin akıl hastanesi bölümünde hastaları müzikle tedavi ettiriyordu."

    "Biraz daha geçmişe gidecek olursak İbn-i Sinâ, Râzi, Farâbi gibi Türk bilginlerinin müzikle tedavi konusunda öncü olduğunu ve günümüz modern tıbbına ışık tuttuğunu söyleyebiliriz. Örneğin ünlü filozof ve bilim insanı Farabi; 'Rast' makamının insana sefa, 'Zirgüle' makamının uyku, 'Saba' makamının ise cesaret ve kuvvet verdiğini belirtmiştir. Sadece bu örnekler bile müziğin insan sağlığı açısından ne kadar önemli olduğunun göstergesidir."(14)

AMASYA DARÜŞŞİFASI KİTABESİ

28-07-2021

       Amasya Darüşşifası İlhanlı hükümdarı Sultan Muhammed Olcayto Hüdabende'nin karısı Yıldız Hatun'un kölelerinden Anber bin Abdullah tarafından yaptırılmıştır. Mimarı bilinmeyen darüşşifanın taçkapsısındaki kitabesi Arapça olup, kapı nişini üç yönde tek satır olarak dolanmaktadır. Yapılış yılı 708 H. (1308/9)'dur . Hastane olmasının yanı sıra hekim yetiştiren bir kurumdur . Kitabenin Türkçesi şöyledir:
"Büyük sultan, en büyük hakan, dinin ve dünyanın yardımcısı Sultan Olcaytu Muhammed (Allah, onun saltanatını ve büyük hatun, büyüklerin kraliçesi Ildus Hatun'un şeref günlerini ebedî kılsın ve devletini artırsın)'in devletinin zamanında bu mübarek dârü'ş-şifâyı imar etmekle saltanatının yüceliğini muvaffak kılsın. Zayıf kul Anber bin Abdullah Allah ondan yaptıklarını kabul etsin yıl 708 ."(15)

Edirne Darüşşifası'nda Altın Oran

Sanatta "Altın Oran", parçaların birbirine estetik anlamda uyan en doğru
orandır. Uyum açısından en yetkin boyutları verdiği sanılan geometrik ve sayısal bir oran bağıntısıdır.531 En yalın anlatımı ile de "gözün nizamı"dır. Mimarlık tarihinde Mısır Piramitleri'nden, Eski Yunan tapınaklarına kadar birçok önemli yapıda bu oran kullanılmıştır. Bu oranın matematiksel bir karşılığı vardır ve sayılarla da ifade edilmiştir. Fibonacci Dizini olarak kabul edilen altın oranın sayılara olan ifadesi, "birbirine komşu iki sayının toplamından elde edilen üçüncü sayı" ilkesine dayanır. 1+2=3, 2+3=5, 3+5=8, 5+8= 13 gibi532 Beşin üçe oranı altın orandır. Sekizin beşe oranı da. Tüm bu oranların birbirine bölümü 1.618 ve ya buna çok yakın bir sayı olarak karşımıza çıkarır. İşte bu sayı altın oranın sayısal ifadesidir ve Edirne Sultan II. Bayezid Külliyesi'nin birçok ölçüsünde de bu oran kullanılmıştır.(16)

31-07-2021

 Bursa Yıldırım Darüşşifası

05-08-2021

    Anadolu'da Osmanlı döneminin başlamasıyla kurulan ilk darüşşifadır (Dar-üt-tıbb). Tıp tarihindeki ilk Osmanlı hastanesi ve tıp okulu olma özelliğini de taşıyan Darüşşifa, Yıldırım Bâyezid tarafından kurulan Külliye (cami, medrese, hamam, imâret, darüşşifa)'nin bir parçasıdır. Darüşşifanın yaptırılması ve yaşatılmasında Yıldırım Bâyezid'in kızı Hundî Hatun ve eşi Emir Sultan'ın (Şemsettin Mehmet Ali el-Hüseyin el-Buhari) rolü büyüktür. Darüşşifa'nın yapım tarihi ile ilgili çeşitli söylemler bulunmakla birlikte, Mayıs 1400 (802) tarihli Vakfiyesi esas alınarak, bu tarihten önce yapılmış olduğu kararına varılmaktadır. Külliyenin diğer yapıları birbirlerine yakınken Darüşşifa, Yıldırım Camii'nin 250-300 m doğusunda, meyilli bir araziye yaptırılmıştır. Asıl olarak Molla Fenari'ye ait olan bu arazi, külliye için "Şüşteri Bahçesi" adı ile Orhan Gazi tesislerine vakfedilmiş; Darüşşifa yeri içinse Orhan Vakfı'ndan kiralanarak her yıl "zemin ücreti" ödenmiştir .

    Yıldırım Darüşşifası, 1854 depremi ile Bursa'daki birçok kamu binası, cami, külliye ve binlerce ev gibi yerle bir olmuştur. Deprem sırasında hastane ve hekim yetersiz kalınca bazı yaralılar Mudanya'dan teknelerle İstanbul'a taşınmış, azınlık hastaneleri ve darüşşifalarda tedavi edilmiştir. Deprem sonrasında yıkılan veya zarar gören binaların bir kısmı onarılmış, bir kısmına da dokunulmamıştı ki darüşşifa binası bu tamir edilmeyen binalar arasındaydı. Özellikle Gureba Hastanesi yapıldıktan sonra, darüşşifaya ilgi azalınca, binanın tamirine ihtiyaç duyulmadığı için olduğu gibi bırakılmış, bu nedenle bina harap bir şekilde kalmıştır . Osman Şevki Uludağ da 1925 yılındaki darüşşifa binasından bahsederken, binanın bir taş yığını halinde görüldüğünü, tahrip edildiğini, sağlam kalan bazı odaların da baruthane olarak kullanıldığını belirtmektedir . Harap haldeki darüşşifa binası 1940'lı yıllarda Milli Eğitim Bakanlığı tarafından başlatılan bir çalışma ile korunmaya alındı. Bu projede görev alan  Mimar Sedat Çetintaş darüşşifa kalıntıları üzerinde çalışmalarına başladı . Vakıflar Bölge Müdürlüğü bu binanın yok olmasını engellemek adına 2 Mayıs 1991 tarihinde büyük ve köklü bir onarımdan geçmesi üzerine faaliyetlere başladı. Bina, 1997-2001 yılları arasındaki büyük onarımlardan sonra Göz Nurunu Koruma Vakfı'na tahsis edildi ve 27 Ekim 2001 Cumartesi günü vakfa bağlı olarak "Bursa Yıldırım Darüşşifa Göz Merkezi" adı altında Bursa'nın ilk göz hastanesi olarak hizmet vermeye başladı .(17)



 KAYNAKLAR:

(1)Altun Ara,1995,Eminüddin Külliyesi,İslam Ansiklopedisi,11,119

https://islamansiklopedisi.org.tr/eminuddin-kulliyesi

(2)Emine Begüm Kanikey Güvenç ,2016,İstanbul Anadolu Selçuklu ve Osmanlı Dönemindeki Şifahaneler ve BU Şifahanelerde Uygulanan Tedavi Metodları ,Maltepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Politikaları ve İşletmeciliği Anabilim Dalı ,Yüksek Lisans Tezi

 http://openaccess.maltepe.edu.tr/xmlui/handle/20.500.12415/2650

(3)Emine Begüm Kanikey Güvenç ,2016,İstanbul Anadolu Selçuklu ve Osmanlı Dönemindeki Şifahaneler ve BU Şifahanelerde Uygulanan Tedavi Metodları ,Maltepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Politikaları ve İşletmeciliği Anabilim Dalı ,Yüksek Lisans Tezi

 http://openaccess.maltepe.edu.tr/xmlui/handle/20.500.12415/2650

(4)Emine Begüm Kanikey Güvenç ,2016,İstanbul Anadolu Selçuklu ve Osmanlı Dönemindeki Şifahaneler ve BU Şifahanelerde Uygulanan Tedavi Metodları ,Maltepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Politikaları ve İşletmeciliği Anabilim Dalı ,Yüksek Lisans Tezi

 http://openaccess.maltepe.edu.tr/xmlui/handle/20.500.12415/2650

(5)Emine Begüm Kanikey Güvenç ,2016,İstanbul Anadolu Selçuklu ve Osmanlı Dönemindeki Şifahaneler ve BU Şifahanelerde Uygulanan Tedavi Metodları ,Maltepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Politikaları ve İşletmeciliği Anabilim Dalı ,Yüksek Lisans Tezi

http://openaccess.maltepe.edu.tr/xmlui/handle/20.500.12415/2650

(6)Resim http://openaccess.maltepe.edu.tr/xmlui/handle/20.500.12415/2650

(7) Emine Begüm Kanikey Güvenç ,2016,İstanbul Anadolu Selçuklu ve Osmanlı Dönemindeki Şifahaneler ve BU Şifahanelerde Uygulanan Tedavi Metodları ,Maltepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Politikaları ve İşletmeciliği Anabilim Dalı ,Yüksek Lisans Tezi

http://openaccess.maltepe.edu.tr/xmlui/handle/20.500.12415/2650

(8) Divriği Ulu Camii : Anadolu'nun El-Hamrası     https://www.yoldakiizler.com/icanadolu/divrigi-ulu-camii-anadolunun-elhamrasi/

(9)Emine Begüm Kanikey Güvenç ,2016,İstanbul Anadolu Selçuklu ve Osmanlı Dönemindeki Şifahaneler ve BU Şifahanelerde Uygulanan Tedavi Metodları ,Maltepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Politikaları ve İşletmeciliği Anabilim Dalı ,Yüksek Lisans Tezi

 http://openaccess.maltepe.edu.tr/xmlui/handle/20.500.12415/2650

(10)Osmanlı Şifahaneleri ,Hipokratist Sağlık Ansiklopedisi https://hipokratist.com/osmanli-sifahaneleri/

(11)Bu müzede "insana değer" sergileniyor

http://www.edirnehaber.org/haber/36162/bu-muzede-insana-deger-sergileniyor.html

(12)Bayraktaroğlu Necdet,2014,SELÇUKLULARDA ŞİFAHANELER VE SELÇUKLU SULTANI II. KILIÇARSLAN'IN KIZI GEVHER NESİBE HATUN'UN VASİYETİ,Milli düşünce Merkezi

https://millidusunce.com/selcuklularda-fahaneler-ve-selcuklu-sultani-ii-kilicarslanin-kizi-gevher-nesbe-hatunun-vasyet/

 (13)Nuran Yıldırım ,KLASİK DÖNEMDE İSTANBUL DARRÜŞİFALARI,BÜYÜK İSTANBUL TARİHİ,

https://istanbultarihi.ist/109-klasik-donemde-istanbul-darrusifalari

(14)Helin Kaya ,2018,Kadim Gelenek: Müzikle Manevi Tedavi .Kocaeli Üniversitesi

http://www.kocaeli.edu.tr/int/haber-ayrinti.php?h=PdxjP5fk

(15)Ahmet Acıduman ,2010, Darüşşifalar Bağlamında Kitabeler, Vakıf Kayıtları ve Tıp Tarihi
Açısından Önemleri - Anadolu Selçuklu Darüşşifaları Özelinde ,Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Mecmuası 2010, 63(1)
http://cms.galenos.com.tr/Uploads/Article_18527/AUTFM-63-9-En.pdf 

(16)Enver Şengül ,2008 ,Kültür Tarihi İçinde Müzikle Tedavi ve Edirne Sultan II. Bayezid Darüşşifası
,Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ,Yüksek Lisans Tezi,Edirne

https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezDetay.jsp?id=r3ZkzJBssyp8YoZ0PS_nXQ&no=m2710Dfqr3hKsvInwRbJ0w

(17)Sezer ERER ,2010 ,Osmanlılar döneminde Bursa'da yaptırılan hastaneler ,Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi
Yıl: 11, Sayı: 19, 2010/2
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/214365